"Cumhuriyet Savcısı Selim Kara, sekiz yıl önce tutukladığı organize çete lideri Selçuk Taşkın'dan beklemediği bir teklif alır. Selçuk Taşkın, oğlu Akgün Gökalp Taşkın'a sahip çıkması karşılığında tanıklık yapacaktır. Akgün Gökalp, bir deli fişek, babasının izinden yürümüş, bulaşmaması gereken insanlara bulaşmış, hayatı tehlikededir. Selim mesleği sebebi ile ailesinden ayrı, İstanbul'da tek başına yaşamaktadır. Eşi Canan, kızı Yağmur ve oğlu Altay ise dört yıldır İzmir, Çeşme'de kendilerine babalarından ayrı bir hayat kurmuşlardır... Selim, Selçuk Taşkın'ın oğlunu biraz da 'zor kullanarak' koruması altına alır ancak ailevi sorunlar sebebi ile Çeşme'ye, ailesinin yanına bu belalı delikanlı ile birlikte dönmek zorunda kalır. Selim, ne pahasına olursa olsun evliliğini kurtarmak zorundadır. Akgün Gökalp'in ise bu zorunlu yol arkadaşlığına 'eyvallah' demeye hiç niyeti yoktur. Selim Kara'nın, babasını yıllar önce tutuklayan savcı olduğunu öğrendiğinde işler iyice karışacaktır."